Bu Blogda Ara

18 Şubat 2010 Perşembe

öylesine:)(gecenin köründe bu kdr)

Varolduğumuzun bile belli olmadığı bir dünyada yaşadığımızı varsayıyorz.Üstüne var olsak bile ömür denilen süreye bakıosun aşırı derecede kısa.Geleckle ilgili plan yapsan ki olmadan günümüz dünyasında ayakta kalmak zor, neden yaptığın belli değil:)) Düşünmeye fırsat bulamadan mecburen sende kendini kaptırıyosun bu hayata.Tabi zaman seni beklemiyo devam ediyo yoluna.Bana kalırsa yaşanabilecek en güzel hayat şekli farkındalık halidir.Aktif olarak düşünen bir kendin yaratırsan en azından neyin içinde olduğun üzerine tahmn yürütebilirsin tabi insan beyninin algıladıkları ne derece doğruysa:)) Ama eldeki şartlar böle bu yüzden mecburen duyularada aklada güvenecerk yaşıcaz.Bunlar varsayıldığında ve düşünen bi beynin varsa 2 yol var bence ikiside aynı amaca gidiyor.1. si maddesel bakarsak beynin salgıladığı kimyasal neyse ona göre hissedersin 2.si ise ruhun ne diyo sana.Bana göre ortak noktaları mutluluk üzerine olmalıdır.Eğer ikiside kısa bi ömrün olduğunu kabul ederek yaşamayı tercih ediyorsa amaçları mutlu olmaktan başka bişi olamaz bence.Tabi mutluluk herkese göre farklı yerde aranabilir.Aslında sağlıklı beyne sahip olmayanlar hariç çünkü onların kannda gezen hormonlarda başka yönde çalışıyo-mutluluk aynıdır.Zevkler değişsede herkes zevklerinde başarılı olmak ,başarılı olmak,sevilmek ,sorunsuz bi hayat yaşamak ister.Eğer bu yaklaşım doğruysa yani mutluluk yaşam amacıysa(dediğim gibi mutluluk sorumluluk dışı ve ahlak dışı olamaz.Bu yolu deneyip mutlu olmuş insan bence olamaz.Kontrolü kaybeden insan acıdan başka bişiyle yüzleşemez.Sorumluluk içinde aynı şey geçerli.Bütün ömrü boyunca hiçbişey yapmadan mutlu olabilme şansı yok bence.Hayvandan frklı tek kısmımız olan zeka kullanılmak için verilmiş olmalı.Bu sorumlulk anlayışı plan yapmayı,arzulamayı getirir yanında.İşte insanlığın koptuğu an tamda burası olmalı.Bize üretmek ve doğanın bi parçası olmak için verilmiş olan zekamızı kontrol edemeyip hırslarımız uğruna herşeye yüz çevirip parçası olduğumz doğayı bile unutur oluruz.Herşeye zarar verir baştada kendimiz olmak üzere tüketiriz hayatı.Neyse bi parantez açtım baya bi uzun oldu,şimdi parantezi kapayıp devam ediyim yazıma.)ve nelerin sana mutluluk getireceğine karar vermişsen o zaman zamanı ziyan etmek nedendir anlamış değilim.İşte bana göre sorumluluk olarak kastettiğim şeydeki ayrılımçizgisi tamda burdadır.Bu sorumluluklar hayatın devamı için gerekli olma çizgisiinin dışına çıkıyosa o zaman bunu tkp etmek aptallıktan başka bişi değildir.Eğer mutlu olabilecekken onu engelliyo yada erteliyo isen(tabiki  sebepsiz yere) kendine ihanet etmektir bence bu.Milyonlarca yaşayan hücren mutluluk ve huzuru ararken sen kafandaki kurgularla basit elde edilen mutluluğu zor yola sokmayı doğru görürsen çıldırmış olman gerek.Eğer mutluluk çok küçük bir sözde yada bakışta bile bulunuyo ve bunu sadece yanlış veya hoş olmaz diye görüp hiç neden yanlış acaba neden böleyiz diye sormuyosan(işte felsefeeDD) bana göre baştan kukla olmaya mahkumsundur.Sıfır özgürlükle yaşıyo demektir bu.Kendi mutluluğunu bile başkalrı seçecekse ,onu ulaşılman kılmayı,acı çekmeyi,doğru zamanı beklemeyi(kısacık ömür içinde ne kadarda komikDD(gerekli durumlar hariç mesela derse doğru zamanda gitmekDD)) hayat biçimi haline sokmuş isen gerçekten deli olmalısın.Bana göre zarar vermediğin sürece özgürlüğün sınırı olamaz.Kurallar kitabı haline gelmiş ezber davrnışlar ezber adetlet peşine saniyemi bile ziyan edemem.Bana hiç bir katkısı yoksa neden onu korumalıyımki?Cevap basit tabi,alışkamlıktır herşey.Küçükken elimzde olanen değerli sorgulama yeteneği zamanla gider ve sadece itaat eden bir makine kalır elde ve adınada insan demişler:DD Umarım şuan sahip olduğum bu düşünme yeteneği hiç kaybolmaz,hep merak eder,hep sorgular ,hep mutluluğu vereni bulur(vermeyi geciktiriosa anlatmaya çalışır sonra pes ederiim.İlla daha iyisi vardır) ve bu esnada umarım aklımı kaybetmem.En değerli servetimizi aslında herkes yeniden su yüzeyine çıkartabilir,sadece istemek ve evet aslında demek gerek.Unutmamak gerek bizi diğer canlılardan ayıran tek fark farkındalık gücüne sahip olabilme olasılığımızdır.